TELİF HAKKI VE EMEK HIRSIZLIĞI PDF Drucken E-Mail
Geschrieben von: Erkiner   
Samstag, den 19. Februar 2011 um 22:32 Uhr

Engin Erkiner: Fabrikada çalışan işçinin üretimine el konulması ama ücretinin ödenmemesi ne ise, sanatçıların telif haklarının ödenmemesi de aynıdır. İkisi de emek hırsızlığından başka şey değildir.

Fırat Haber Ajansı’nın dünkü bülteninde, çok sayıda Kürt sanatçının, yapıtları TRT-6 ve bazı özel kanallar tarafından kullanılmasına karşın, telif alamadıklarını belirttikleri açıklama yer alıyordu. Bu konuda sadece Kürt sanatçıların değil, Türklerin de uyanık olması gerekiyor.

Sık rastlanan bir durumdur:

Yazarın kitabı ilgi görür, ilk baskı kısa sürede biter.

Yayınevi, yazara sadece ikinci baskının yapıldığı bilgisini verir ve buna uygun telif öder. Gerçekte ise birkaç baskı daha yapılmıştır. Yazar, kuşkulanır ve yayınevinin deposunda çok sayıda postalanmaya hazır kitap paketleri bulunur.

Bunun gibi çok sayıda örnek vardır ve tümüyle önlenemese bile azaltabilmenin tek yolu, emek hırsızlığını bıkıp usanmadan teşhir etmektir.

Aralarında tanınmış yayınevleri bile bulunuyor.

Kısacası kimden çalabileceklerse ondan çalıyorlar.

Şu günlerde Almanya’da da benzeri bir hırsızlık söz konusu…

Savunma Bakanı Guttenberg’in 2006’da kabul edilen doktora tezinin bazı bölümlerinin çalıntı olduğu iddiası önce ortalığı karıştırdı, ardından da doktoranın yapıldığı Bayreuth Üniversitesi konuyu inceleme kararı aldı.

Guttenberg’in neyi çaldığı iddia ediliyor?

İddiaya göre Guttenberg, tezindeki bazı bölümleri başka kaynaklardan aynen almış, ama herhangi bir kaynak göstermeden, bunları sanki kendisi yazmış gibi sunmuş.

Almanya’da böyle bir şey yapmak yasak olduğu gibi, aynı zamanda da suç kapsamına giriyor.

Doktora tezinizdeki bütün cümleleri ve fikirleri kendiniz yazacak değilsiniz. Başka kaynaklardan alıntı yapacaksınız. Buna kimsenin itirazı yok. Sadece bu kaynakları belirtmek zorundasınız. Başka bir kaynaktan hem de uzun pasajlar alıp, bunları kendiniz yazmış gibi kaynak göstermeden kullanamazsınız.

Guttenberg’in doktora tezinin başlangıç bölümünün Almanya’nın önemli gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung’un 27 Kasım 1997 tarihli sayısında yer alan politik bilimci Barbara Zehnpfennig’in makalesinden alındığı ortaya çıkarıldı.

Kaynak gösterilmemiş…

Bunun gibi başka örnekler daha bulunuyor.

Böyle bir hırsızlığı nasıl ortaya çıkarabiliyorlar?

Cevap basit: üniversitelerde bununla ilgili programlar var. Bazı profesörler bu programları kuşkulandıkları öğrencilerin ev ödevlerini incelemek için de kullanıyor.

Ev ödevi ya da tez yazmakta ne var!

Açarsınız interneti; bir oradan, bir buradan, bir şuradan aldığınız pasajları alt alta kendinizinmiş gibi dizerseniz, olur biter...

Ama yağma yok! Arandı mı, bulunuyor.

Guttenberg de hem partisi CDU’nun önde gelen kişilerinden bir tanesi hem de Savunma Bakanı…

Bazı iddia sahipleri daha da ileri gidiyorlar ve doktoranın başkası tarafından yazıldığını iddia ediyorlar.

Konu birkaç hafta içinde açıklığa kavuşacak…

Sadece şu kadarı belirtilebilir: Guttenberg’e karşı ciddi kanıtlara dayanan bir suçlama var.

Burası Türkiye değil…

Ciddi suçlama yaptınız mı, ciddi kanıtlara dayanmak zorundasınız, yoksa kendinizi kepaze edersiniz.

Doktoradaki emek hırsızlığı sabitleşirse, doktoranın geçersiz sayılması söz konusudur.

Bu ise, Savunma Bakanı’nın istifasını gerektirir.

“Ne olmuş yani birkaç sayfacık yürüttüysem” diyemezsiniz…

Bağırta çağırta sizi istifa ettirirler…

Türkiye’de olsaydı, işler kolaydı.

Çok sayıda profesörün doktora tezinin çalıntı olduğu geçmiş yıllarda ortaya çıkmıştı, ama buna karşı bir şey yapılmamıştı.

TBMM’de doktora yapmış görünen kişilerin ilgili tezleri incelenirse, benzeri bir durumun ortaya çıkacağından eminim.

20-30 yıl önce durum daha da kötüydü…

Yabancı dilden teknik bir kitabı aynen çeviren bir profesör, bunu kendi adıyla yayımlayabiliyordu.

Sahtekarlık ortaya çıkarıldığında ise hiçbir şey olmuyordu.

Adamın da hakkını yememek gerek…

Emek vermiş, kitabı çevirmiş…

Sadece kitabın başına, çeviren, yazmayı unutmuş ve kendi adını yazmakla yetinmiş!

Ülkede genel anlayış bu olunca, benzeri bir durumun sol harekette de ortaya çıkması neredeyse kaçınılmazdır.

Yeni emperyalizm tahlilini de içeren bir broşür okuyorsunuz.

Hiç kaynak gösterilmemiş ama tezler tanıdık geliyor.

David Harvey’in “Yeni Emperyalizm” adlı kitabının İngilizce ya da Almanca baskısından alınmış, ama okuyunca sanırsınız ki, yazarlar kendi görüşlerini ifade etmişler!

Emeğin haklarını savunanların bile böyle bir yola başvurması, mutlaka düzeltilmesi gereken bir hatadır.